Türkiye’nin enerji politikası ağırlıklı olarak elektrik üretimi, petrol ithalatı ve son yıllarda gündemdeki rolü itibarıyla doğalgaz ithalatı çerçevesinde tartışılmaktadır. Bu başlıkların doğurduğu çok fazla alt tartışma bulunmaktadır. Ancak enerji politikalarını anlamak için geçmişten bu yana uygulanan politikaları, enerji tüketimini, üretimini ve bunların arasındaki ilişkileri incelemek gerekir. Süreci tek tek ele almak yerine önemli kesitleri politika başlıkları ile incelemek konuyu daha anlaşılır kılacaktır. Diğer yandan ”enerji politikası” denilince genelde toplum, doğa ve aralarındaki diyalektik bağ yokmuş gibi kabul edilir. Bu nedenle politika incelemesini doğa ve toplumdan yana yapmak bizlere daha değerli sonuçlar verecektir.
Temelde enerji kullanımı evlerde gündelik yaşamın ihtiyaçlarının karşılanmasında, sanayide üretimin gerçekleşmesinde, ulaşımda insanların ve malların taşınmasında öne çıkar. Her bir alan elektrik, ısı üretimi, yakıt gibi enerji dönüşüm teknolojilerini içerir. Örneğin mutfakta yemek ısıtmak için gaz yakılırken aynı yakma daha teknik bir şekilde doğalgaz ile çalışan bir otobüsün motorunda da kullanılır. Elektrik evlerde aydınlatma, küçük motorları çalıştırma görevini yerine getirirken sanayide benzer işlerde ve daha büyük motorların çalıştırılması için kullanılır. Ulaşımda ise trenler, metrolar ve tramvaylar gibi elektrikli toplu taşıma araçlarının motorlarını çalıştırır. Bu noktalar dikkate alındığında enerji aslında dönüşebilen ve sonunda iş yapabilen bir kaynaktır. Güneşten gelen ışınların hava moleküllerine verdiği enerji ile ortaya çıkan değişim ve bu değişimin yarattığı rüzgâr döngülerindeki moleküllerin bir pervaneye çarpması ile oluşan hareketten elde edilen elektriğin bir tren ile insanları taşıması bu dönüşümün basit bir örneğidir.